A Milli Takım’ın Çekya zaferi sonrası övgü ve dikkat çeken tespit: Tıpkı 2008’deki gibi | 6-1’lik yenilgi işimize yarayacak | Bekle bizi Rangnick

EURO 2024 F Grubu’nun üçüncü ve son maçında A Milli Takımımız ile Çekya kozlarını paylaştı. 90 dakikası büyük bir mücadeleye sahne olan ve izleyenleri heyecan fırtınasına sürükleyen maçta kazanan taraf 2-1’lik skorla ‘Bizim Çocuklar’ oldu.

A Milli Takımımıza galibiyeti getiren golleri Hakan Çalhanoğlu ve Cenk Tosun kaydetti. Çekya’nın tek sayısı ise Soucek’ten geldi.

Bu skorun ardından adını son 16 turuna yazdıran Ay-Yıldızlılar, Avusturya ile karşı karşıya gelecek.

Yazarlarımız Uğur Meleke, Engin Kehale ve Burak Akın, Çekya maçı sonrasında dikkat çeken değerlendirmelerde bulundu.

İşte yapılan yorumlar:

Uğur Meleke: 15 Haziran Cenevre hissi

16 sene önce, yine bir Avrupa Şampiyonası gruplar son maçında, yine Türkiye’yle Çekya karşılaşmış, yine kazanan ay-yıldızlılar olmuştu. Dün Hamburg’da kazanan takımın alametifarikası bence 18 Haziran’da Dortmund’da 46 ile 80 arası Gürcüler’i mat eden mantığa dönmemizdi.

Hayatımızın en mutlu anıymış, bilmiyormuşuz. Bundan 16 sene önce, yine bir Avrupa Şampiyonası gruplar son maçında, yine Türkiye’yle Çekya karşılaşmış, yine kazanan Ay-Yıldızlılar olmuştu. Yine Portekiz mağlubiyetiyle moralimiz bozulmuş ama geri dönmeyi başarmıştık. Tarih 15 Haziran 2008’di. Cenevre’deydik. Nihat üçüncü golü attığında Asyalı gazeteci arkadaşlarla sarıldığımızı hatırlıyorum. Orada da turnuvanın ikinci ev sahibi gibiydik. Ve en renkli takımdık. Yine milli takımımızda uluslararası yıldız olacağı hissi veren bir genç Arda’mız vardı. Ki sonra oldu da. O maçın kırılma anı Arda Turan’ın golüydü zaten. 16 sene önce Nihat Kahveci şahane bir vuruşla 3 puanı getirmişti, dün de Cenk attı galibiyet golünü.

GÜRCÜLERi MAT EDEN MANTIĞA DÖNÜNCE

Dün gece Hamburg’da stadı terk ettiğimizde sokakların halini, bize yaşattığı hissi bir yerden hatırlıyor gibiydim. Evet 15 Haziran 2008 Cenevre hissiydi o. Sokaklar kırmızı-beyaza boyanmıştı. Avrupa’nın dört bir yanından Cenevre’ye akan gurbetçiler uzun konvoylar oluşturmuşlardı. Teşekkürler çocuklar. Tekrar o hisleri yaşamak şahane gerçekten. Dün Hamburg’da kazanan takımın alametifarikası bence 18 Haziran’da Dortmund’da 46 ile 80 arası Gürcüler’i mat eden mantığa dönmemizdi. İleri üçlü sağda Barış Alper, solda Kenan ve merkezde Arda… Abdülkerim-Orkun mecburiyetleri dışında orta sahaya tek bir müdahaleyle Gürcistan 11’i, başlangıçta Gürcistan iştahı. Ve Gürcistan sonucu. Galibiyet…

ORTA SAHAYI KAPATAN MAÇI KAZANIR

Dört gün önce Portekiz’e karşı verdiğimiz kötü görüntünün ana sebebi, orta sahayı tamamen yitirmemizdi. Palhinha-Vitinha ikilisi enerjileriyle Kaan-Orkun-Hakan’a adeta nal toplatmışlar, her sahipsiz topu kazanmışlardı. Her ikili mücadelede onlar vardı sanki. Çoluk çocuk gibiydik orta sahada. Portekiz maçından çıkarılacak en önemli ders, orta sahayı bir daha böyle kaybetmemekti. Zira orta sahayı kapatan genelde kazanıyor futbolda.

MONTELLA’DAN 3 MÜDAHALE

Dün Vincenzo Montella merkeze bir değil, iki değil, tam üç müdahale yaptı. İsmail ve Salih’le ikili mücadele yüzdemiz, sahipsiz top kazanma sayımız arttı. Bence Çek sağ açık Barak’ın kırmızısı da zaten orta sahadaki agresifliğimizin neticesi. İsmail-Salih ikilisinin birlikte başlaması Hakan’ı öne itti ve bölgesi değişen kaptan 51’deki golüyle maçın kaderine tesir etti. Montella sanırım yorgunluk ve kart riski gibi sebeplerle ikinci yarıda taze kanlar Kaan ve Okay’ı da sürdü sahaya. Tabii ki 70 dakika 10 kişi oynayan bir rakibe karşı sağlıklı teknik analiz yapmak zor. Ama ilk 20 dakikada da bu orta sahanın, Portekiz maçına göre çok geliştiğini gözlemlemiştik zaten.

EN iYi ÜÇÜNCÜLER HUSUSU SON MAÇLARI ÖLDÜRDÜ

Önceki gün Borussia Park’ta binbir çileyle Fransa-Polonya maçını izledim. Mbappe ile Lewandowski’nin milli formayla belki de son kez karşılaşmasını kaçırmayayım dedim. Hissedilen sıcaklık 40 derece. Ortada bir futbol yok. Stattan çıktım, koşturarak otele yetiştim. İngiltere-Slovenya ve DanimarkaSırbistan maçlarını televizyondan izledim. İkisi de 0-0 bitti. Ortada bir futbol yok. Dün Hamburg’da bizim medya çadırında E grubu son maçlarını televizyondan izledim. İkisi de berabere bitti. Gruplarda oynanan son 12 maçın 7’si berabere. Üçü 0-0. Grupların ilk maçlarında ağlar 36 kez havalanırken, son müsabakalarda bu sayı 20’de kaldı. En iyi üçüncülerin terfi aldığı tuhaf formatın sonucu bu.

SÜPER LiG’iN BOYU GEREKSiZ UZUN

Turnuvada üç müsabakada ilk 11’de 18 farklı oyuncu kullandık. İsmail sakatlıktan döndü, İrfan Can benzer durumda. Mert Günok sağlık sorunu yaşadı. Zaten sakatlık sebepli Almanya’ya gelemeyen futbolcularımız da var. Ben bu durumumuzu biraz da Süper Lig’in gereksiz uzun olmasına bağlıyorum. Bizim seviyemizde bir futbol ülkesine 20 takımlı lig çok fazla. Seneye lig 19 takıma düşüyor ama yine 38 hafta olarak oynanacak. Yine nefes alacak boşluk yok. Futbolcularımızın hem mental, hem fiziksel olarak yorgun geldiklerini düşünüyorum ben Almanya’ya. Amerika’2026 öncesi son sezonu 18 takımla oynamalı ve ondan sonra da o mevsim normalimizde devam etmeliyiz.

Engin Kehale: Hamburg’da gemiyi kaptan kurtardı

Maç önü, baskının daha fazla Çekya tarafında olacağını düşünüyordum. Bizde iyi oynayamama baskısı vardı, onlarda galip gelme zorunluluğu. Başlangıç, istediğimiz gibiydi. Orta saha civarında oynanan set oyunu, biraz daha becerilerimize uygundu. Yavaş yavaş kontrolü elimize alırız diye öngörürken Barak’ın kırmızı kartı geldi ve oyun değişti. Bir anda rakip savunması 10 metre geriye geldi.

10 KiŞiYE KARŞI ZORLANDIK

Sanırım Montella’nın turnuvanın başından beri en çok zorlandığı konu gömülü rakibe karşı set oyununda üretken olmak. Hakan Çalhanoğlu’nu ön tarafa atmak, Arda’yı öne alıp Barış Alper’i sağa yaklaştırmak da çözüm olmadı rakibin 10 kişi kalınca yaptığı savunmaya. İlk yarı bittiğinde, Çekya’nın net pozisyonu da gol beklentisi de bizden fazlaydı. Olmuyordu, üretemiyorduk. Açıkçası endişeliydik de. Oyun böyle devam ettiği sürece Çeklerin maça tutunma inancının artacağını, bizim de 11’e 10 oyunda üretken olamadığımız için baskıyı hissetmeye başladığımızı öngörüyorduk.

HAMLELER ÇEKYA’YI BOZDU

Tam bu noktada, soyunma odasında iyi bir teknik adam hamlesi geldi A Milli Takım ekibinden. İkinci yarının ilk düdüğüyle beraber üst üste Barış Alper’i savunmanın arkasına kaçırmak için atılan toplar, Çekya savunmasının dengesini bozdu. Yine böyle bir pozisyonda, sağdan gelip soldan bitirerek öne geçtik. Hakan’a ayrı bir parantez açmak lazım. Turnuva öncesinde kısa sohbet etme imkanı bulmuştuk. Dozunu fazlasıyla aşan tepkilere o kadar öfkeliydi ki bunun cevabını sahada vermeye kararlıydı. En kritik yerde sahne aldı, bizi gruptan çıkarmayı başardı.

BEKLE BiZi RALF RANGNiCK

İlk dakikadan itibaren hava toplarında yaşadığımız savunma sıkıntısı, en sonunda Çekya’nın golüyle sonlanıp bizi bir kez daha gerginliği sürüklese de -ne zaman rahat maç izledik ki zaten?- …ki zaten?- son dakikada gelen Cenk Tosun golüyle istediğimizi alıp Avusturya’nın rakibi olmayı başardık. Favori rakip gibi gözükse de turun bizi özgürleştireceğine inanıyorum. Bekle Ralf Rangnick, bizim çocuklar senin evin Leipzig’e geliyor!

Burak Akın: 6-1 işimize yarayacak!

Stellingen Tren İstasyonu çevresinde başlayan milli coşku, Volksparkstadion’da şükür mutlu sonla bitti. Aslında milliler, ilk iki maçta olduğu gibi rahat maç izlettirmedi bize. Biraz gerilim, biraz heyecan seviyoruz. Gürcistan’ın Portekiz karşısında öne geçmesi, hatta 2’yi bulması tribünler kadar futbolcularımızı da tedirgin etmiş olacak ki; bir kişi fazla oynamamıza rağmen maçı koparamadık.

Kaderin cilvesi… Cenk Tosun oyuna girdiği andan itibaren birkaç top kaybı yaptı, hatta bir pozisyonun ardından tribünden tepki aldı. Fakat formda olmadığı sezonda dahi tecrübesini, golcülüğünü ortaya koydu.

ÇEKYA 11’E 10’U HİSSETTİRMEDİ

Galibiyete rağmen şunu belirtmek gerek. Çekya, maçın büyük bölümünü 10 kişi oynadı ama bunu sahada pek hissettirmedi. Fizik gücü yüksek, savunmada alanları iyi kapatan ve skor ne olursa olsun disiplinden taviz vermeyen bir takıma karşı oynadık.

Bir kez net bir şekilde gördük ki; bizim topu üçüncü bölgede daha uzun süre tutmamız, hücum çeşitliliğini artırmamız için şart. Bu da gerçek 9 numaralarla olur. Set oyununda pas tempomuz üç maçta da beklediğimiz seviyede değil. Hal böyle olunca takım savunmasını biraz iyi yapan takıma karşı pozisyon üretemiyoruz. Bir kişi fazla olmamıza rağmen özellikle ilk yarıda net fırsat yaratamadık. Son 16 öncesi Montella bu üç maçın analizlerini yapacak, gereken dersleri çıkaracaktır diye umuyorum.

FERDİ MUHTEŞEMDİ

Ferdi Kadıoğlu’na ayrı parantez. Muhteşem bir maç oynadı. Çakılı rakip savunmanın dengesini bozarak daha net pozisyonlara girmemizi sağladı. Grup aşamasında 10’dan fazla fırsat yaratan 3 oyuncudan biri oldu. Hatırlatalım Ferdi Kadıoğlu bir sol bek!

YENİ CHALLENGE; AVUSTURYA

Avusturya, Fransa ve Hollanda’nın yer aldığı grubu lider tamamladı. Son dönemde Avusturya’yı yakından takip edenler bu sonuca şaşırmadı, benim için de sürpriz olmadı. Karşımızda Sabitzer önderliğinde tabiri caizse taş gibi bir takım olacak. Turnuva ağacında olası çeyrek final karşılaşmasında ise rakip muhtemelen Hollanda…

Artık önümüzde yeni bir challenge var. Hazırlık maçında 6 yediğimiz Avusturya ile aramızda kapanması gereken bir hesap var. Oyundan şartlardan bağımsız, hikayesi olan maçları bir başka oynarız. Çeyrek final çok uzak değil!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir